Zenginlere de neden bir azami ücret konmuyor?

09 01 2025
172 kez okundu
kiyikose@devrimgazetesi.com.tr

2025 yılı için asgari ücret, 22 bin 104,67 TL olarak tespit edildi. Asgari ücret, çalışanların yiyecek, giyecek, sağlık, konut, kültür ve ulaşım gibi temel ve zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması için ödenen ücrettir. Yani Atatürk’ün halkçılık ilkesini uygulamaktır. Çünkü halkçılık; devletin halkın geçimini, refah düzeyini, mutluluğunu sağlamasıdır. Öyleyse asgari ücret bu normları ve değerleri korumalıdır. Evet, işçilere, emekçilere bir asgari ücret limiti koyuluyor. Ama bunun yanında neden zenginlere de böylesi bir sınır koyulmuyor? Bunu ben de ilk kez Hollandalı bir ekonomistten öğrendim.
SOSYAL DEVLET
Hollandalı ekonomist Ingrid Robeyns, Limitarisme (Sınırlayıcılık) isimli eserine bundan 2400 yıl önce yaşamış Yunan filozofu Platon’un bir sözü ile başlıyor. Platon “Zengin ile fakir arasındaki fark 3 veya 4 kattan fazla olmamalıdır.” diyor. Yazar, bundan dolayı zenginliğin sınırının 10 milyon avro ile sınırlandırılması gerektiğini öneriyor. “Çünkü nasıl ki fakirlik toplum için bir tehlike ise aynı şekilde zenginlik de toplum için büyük bir tehlikedir.” diyor.
Öyleyse Hollandalı bu ekonomistin de dediği gibi zenginlere de bir azami ücret limiti getirilmelidir. Böylece fakirlik toprağa gömülür, dünya daha da zenginleşir ve güzelleşir. Öyle değil mi?
Haydi, siz zenginliği 10 milyon yerine 20 milyon avro ile sınırlandırın. Ve zenginden alınacak vergilerle fakirleri de kalkındırın. Çünkü Cumhuriyet; Atatürk’ün de dediği gibi “Kimsesizlerin kimsesidir.” İşte bu uygulama tam da halkçılıktır ve de sosyal devlettir.
Kaldı ki dünyanın süper zenginleri de bu düşünceyi destekliyor ve şöyle diyorlar: “Dünyadaki fakirliği yenmek ve dünyayı kurtarmak için bizim vergilerimizi yükseltin. Bizler kesinlikle komünist değiliz. Bizler kapitalistiz. Ama bizler, vergilerimizle fakirliğin önüne geçmek istiyoruz.”
Bundan daha güzel bir öneri olabilir mi? Biz zenginiyle fakiriyle aynı dünyada yaşıyoruz. Aynı havayı soluyoruz. Öyleyse neden biz bu dünyayı daha adil ve daha yaşanır yapmıyoruz?
T.C. Anayasasının 5. maddesine göre Türkiye sosyal bir devlettir. Bu demek ki Türk devleti vatandaşlarını aç ve açıkta bırakamaz.
Hollanda’nın Kraliyet Anayasası’nın 20. maddesine göre devlet, halkın geçimini sağlamak zorundadır. Ve Hollanda bunu layıkıyla yapıyor.
Fakirlikle mücadele etmek için 1956 tarihinde Dünya çapında OXFAM kuruldu. Dünyadaki halkçı partilerin bu haksız ve adaletsiz gidişe bir dur demesi lazımdır.
Bekir CEBECİ
Eski Güney Hollanda Eyalet Milletvekili
///////
SU KAYNAKLARINI BİZ ELALEME BIRAKAMAYIZ
Amerika’nın çizdiği Kürdistan’ı kabul edemeyiz. Çok açık bir şey. Bizim coğrafyamızda üzerinden yani Antakya üzerinden Akdeniz’e uzanan, bir Kürdistan modeli kabul edilemez. Kanıma dokunuyor da ondan falan değil. Biz su kaynaklarını elaleme bırakamayız. O su kaynaklarını baraj haline getirmek için, ben hatırlıyorum, üç nesil bu memlekette enflasyonla yaşadık. Canımız çıktı o barajlar yapılana kadar. Şimdi bunu kalkıp ben onu oraya mı getireceğim? Ben ne içeceğim, neyle yıkanacağım elektriği nereden bulacağım? Doğu Anadolu dendiğinde petrol kaynağı deniyor, ne yahu. Onu çıkarana kadar aşağıda ne zenginlikler var. Esas olan su kaynağı, su var su azizim. Suyumuzu kaptıramayız, bu kadar açık.
Prof. Dr. İlber ORTAYLI

Whatsapp