Zenbilli Ali Efendi
İstanbul’dayım… Turist gibi geziyorum. Önceki gün Zeyrek’e gitmiştim. Anlatmaya dünden devam ediyorum. Zeyrek’te Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi’nin kabrini de ziyaret ettim. Şeyhülislam ‘yaşlı kimse, bilge’ anlamlarındaki şeyh ile İslam kelimesinden türetilmiş. Bir nevi dini bilge kişi olarak kabul ediliyor. En temel görevi kendisine sorulan dini, siyasi ve idari konularda fetva vermek...
* * * *
İstanbul’un fethinden sonra sekizinci Şeyhülislam olan Zembilli Ali Efendi, Bursa, İznik ve Edirne medreselerinde müderrislik yapmış biriymiş. Sultan İkinci Bayezid’in emriyle ilk önce Amasya Müftüsü, sonrasında 1497’de Şeyhulislamlığa tayin edilmiş. “Zenbilli” lakabı şeyhülislamlığı döneminde kendisine sorulan soruları evinin balkonundan bir zenbil sarkıtarak alması ve cevapları tekrar zenbili ile sarkıtmasından dolayı...
* * * *
Zeyrek İtfaiye Caddesi ile İbadethane Sokağı’nın kesiştiği yerdeki evine, kabrine bir de o gözle baktım. 1526’da vefat eden Zenbilli Ali Efendi’nin kabri, Zeyrek yokuşunda kendi adına yaptırmış olduğu sıbyan mektebi bahçesinde. Sıbyan mektebi, Osmanlı İmparatorluğu’nda ilköğretim kurumlarına verilen genel ad. Çoğunlukla cami ve mescitlerin yanında yapılırmış.
* * * *
Çok otoriter biriymiş. Sert mizaçlı Yavuz Sultan Selim’e dahi karşı çıktığı biliniyor. Padişah yönetimle ilgili vereceği kararlara karışmamasını sert bir dille bildirince Zenbilli Ali Efendi izin almadan hiddetle padişahın yanından ayrılmış. Hatalı olduğunu anlayan padişah ona iltifatta bulunup gönlünü almış.
* * * *
Yavuz Sultan Selim Han’ı Çaldıran seferine teşvik etmiş. Sultan İkinci Bayezid’in vefatı sonrasında da vazifesine devam etmiş. Kanuni’ye Rodos seferine ikna eden oymuş. Hatta kendisi de Rodos seferine katılıp savaşmış. Rodos fethedildikten sonra orada kalıp halka İslamiyet’i anlatmış… Rodos’ta camiye çevrilen Saint Jean Katedrali’nde ilk cuma namazını kıldırmış.
* * * *
Zembilli Ali Efendi hakkında şöyle bir efsane anlatılır. Bağdat Kadılığı’na tayin edilince halk onu Dicle kıyısında beklemiş. Birden sırtında içi kitap dolu bir zembil taşıyan derviş görünce bu kişinin yeni kadıları olduğunu öğrenince kalabalığı bir şaşkınlık kaplamış.
* * * *
Kadılık yaparken bir köylü gelir. Sabanını çeken öküzlerinden birini parçalayan aslanı şikayet eder. Kadı Ali Efendi, aslanın yakalanıp getirilmesini ister. Efsane bu ya… Aslan yakalanıp mahkemeye getirilir. Aslan süklüm püskümdür. Kadı Ali Efendi bir süre düşündükten sonra aslanın parçaladığı öküzün yerine sabana koşulmasına karar verir. Aslanı, diğer öküzün yanına sabana koşarlar. Olmaz demeyin. Ali Efendiye yakıştırılan bir efsane… Efsaneyi Schrader’in ‘İstanbul’ kitabında okudum.
* * * *
1891-1918 arasında İstanbul’da yaşamış olan Alman gazeteci Friedrich Schrader İstanbul’u adım adım gezer ve izlenimlerini İstanbul’da çıkan Osmanischer Lloyd gazetesinde yayınlar. Yazılarında suriçi semtlerini, camileri, türbeleri kendine özgü bir üslupla anlatır. Schrader’in bu yazılarının derlendiği ‘İstanbul kitabı’, gazeteci Kerem Çalışkan’ın duyarlı çevirisiyle 2015’te ilk kez Türkçe olarak yayınlandı. Meraklılara tavsiye ederim.
* * * *
Zeyrek’in sokaklarında yürüyüşte insan geçmişin havasını soluyor. Eğer giderseniz tabanı yumuşak yürüyüş ayakkabısı şart. Ben öyle yaptım. Çünkü Zeyrek’in en önemli özelliklerinden biri de dik yokuşları, dar, kıvrımlı, yer yer merdivenli sokak dokusu…