Zamanın aynasında

16 06 2025
340 kez okundu

Yaşlanmak ve eski fotoğraflarla yüzleşmek, aslında çok derin ve dokunaklı bir konu. Sanırım bu konuda hemfikiriz... Bazen çekmeceden rastgele çıkarılan bir fotoğraf albümünün sayfalarını karıştırınca insanın içinden geçen tek şey şu olur: ‘Ben ne zaman bu kadar değiştim?’ Albümde ilerledikçe, hayatın evreleri insanın gözünün önünden geçer... Bu bir anlamda geçmişin yeniden yaşanamayacağını bilerek geçmişte gezinmek...

* * * *
Bunları yazmamın nedeni geçtiğimiz günlerde elime geçen bir makale... Nature Medicine dergisinde yayınlanmış... Bu tıbbi konuları yayınlanan aylık bir dergi... Alman Springer Yayınevi’ne ait... Nature Medicine, disiplinler arası ve insan sağlığını iyileştirme üzerindeki etkisi temelinde tıbbın tüm alanlarındaki araştırmaları yayınlıyor... Okuduğum makale de bu dergide 2019’da yayınlanmış ancak herkes için güncelliğini kaybetmeyecek bir konu...
* * * *
Makalenin İngilizce adı ‘Undulating changes in human plasma proteome profiles across the lifespan’... zor bir konu gibi duruyor ama özetlersem ‘Yaşlanmanın etapları’nı ortaya koyan bir araştırma... Araştırmacılar, 18-95 yaş aralığındaki 4 bin 263 kişinin plazmasını -kanın hücresiz, sıvı kısmını- analiz etmişler... “Plazmada binlercesine bakmak, vücutta neler olup bittiğine dair bir anlık görüntü verir.” diyor uzmanlar...
* * * *
Uzmanlara göre, proteinler vücudun iş gücüdür ve vücudun tüm hücrelerinden gelen talimatları yerine getirir. Kanımızdaki seviyelerindeki değişiklikler farklı biyolojik süreçlerin başlamasını, durmasını ve değişmesini yansıtır. Araştırmacılar bu değişikliklerin genellikle oldukça ani olduğunu bulmuşlar... Yani bir proteinin seviyesi kanda yıllarca sabit kalıyormuş ve sonra sabit bir artış veya düşüş göstermek yerine hızla düşer veya sıçrarmış...
* * * *
Dahası, bu dramatik değişimler senkronize bir şekilde gerçekleşiyor gibi görünüyor; 34, 60 ve 78 yaşları civarında birden fazla proteinde büyük değişimler ortaya çıkıyor. Bu da vücudun bu yaşlarda biyolojik programlamasını önemli ölçüde değiştiriyor olabileceğine işaret ediyor ve bu değişimlerin durdurulup durdurulamayacağı, geri döndürülebileceği veya yaşlanma sürecinin yavaşlatılıp yavaşlatılamayacağı konusunda fikir veriyormuş...
* * * *
Basit bir ifadeyle anlatırsam, insan vücudu veya fizyolojik yaşlanma basitçe mükemmel bir şekilde eşit bir hızda ilerlemiyor, bunun yerine insan yaşam döngüsünde üç belirgin dönüm noktasıyla daha inişli çıkışlı bir yörünge çizdiği ileri sürülüyor. Ortalama olarak 34, 60 ve 78 yaşlarında meydana gelen bu üç nokta, fark edilir değişiklikler gösteren farklı kan yoluyla taşınan proteinlerin sayısının zirveye ulaştığı belirgin zamanlar olarak öne çıkıyor.
* * * *
Albümlerdeki eski fotoğraflara baktığımızda da gençliğin ilkbaharını, telaşlı yaz yıllarını, sonra hafif serinlikleriyle gelen sonbaharı… Her karede başka bir mevsim görürüz belki... Örneğin evlenirken çekilen bir fotoğraf, çocuğun ilk doğum günü... Fotoğraflar sadece hatırlatmıyor, hissettiriyor. Yalnızca geçmişi göstermiyor, zamanın nasıl aktığını da anlatıyor ama üç noktada toplanma eğilimindedir: genç yetişkinlik, geç orta yaş ve yaşlılık.
* * * *
Araştırma öyle böyle değil... ABD’de Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi bilim insanlarından oluşan bir ekip yapmış... Ama Almanya'daki Saarland Üniversitesi, New York'taki Albert Einstein Tıp Fakültesi, İtalya'daki Bologna Üniversitesi ve Rusya'daki Nijniy Novgorod Lobaçevski Devlet Üniversitesi Ulusal Araştırma Merkezi'nden araştırmacılar katkıda bulunmuş...
* * * *
Stanford Alzheimer Hastalığı Araştırma Merkezi eş direktörü Tony Wyss-Coray proteinin seviyelerindeki değişikliklerin sadece yaşlanma olgusunu tanımlamakla kalmayıp, büyük olasılıkla yaşlanmaya neden olduğunu söylüyor... Düşünüyorum, yaşlanmak bir yolculuk değilse nedir? Gençken hayalini kurduğumuz hayatla yaşlanınca yaşanan hayat arasında farklar olacak elbette... Hatta belki de yaşlanmak, o farkları kabullenmeyi öğrenmek demek.

Whatsapp