Yazının efendisi dolmakalemler
İstanbul’daydım… Türk Nümismatik Derneği’ne uğradım. Başkanlığını Mehmet Diktaş’ın yaptığı dernek Türkiye’de koleksiyonerlerin ve nümismatların bir araya geldiği bir dernek… Gerek dernek başkanı değerli dostum Mehmet Diktaş, gerekse başta Altan Günaydın, Tamer Tellikurşun gibi diğer üye dostların davetiyle ben de üye oldum. Nümismat ve koleksiyoner değilim ama onlardan öğreniyorum bu değerli uğraşıyı…
* * * *
Akşam da Tamer Tellikurşun ile biraz sohbet ettim. O ilginç bir dost. Yıllarca görev yaptığım gazetedeki değerli meslektaşım Doğan Hızlan’dan sonra tanıdığım dolmakalem koleksiyoneri ikinci kişi… Doğan Bey, yıllarca Frankfurt’a geldiği zaman beraberce dolmakalem arayışına girerdik. Yeni çıkanları inceler, satın alırdı… Frankfurt’ta bir zamanlar Mont Blanc’ın bir showroom ve satış ofisi vardı. Uğradığımızda onu hemen tanırlardı.
* * * *
Bir defasında firma temsilcisi yaşlı başlı birine dolmakalem üzerine adeta konferans vermişti. Adam kapıyı kilitleyip hem dinlemiş hem de Doğan Bey’e sorular sormuştu öğrenci gibi… Yüzlerce nadide dolma kaleme sahip Tamer evinin bir odasını bu merakına ayırmış. Hakkında internette bolca bilgi bulabilirsiniz. Röportajlara ilaveten kendi anlattığı Youtube videoları da mevcut. Dolmakaleme meraklı iseniz vakit ayırıp anlattıklarını mutlaka okuyun, izleyin derim.
* * * *
Şöyle anlatıyor; “İlkokuldaydım. Anneannemin hediyesi olan lacivert bir Scrikss’ti ilk kalemim. Kaybettim. Yıllar geçti. Rahmetli babam hastaydı. Ziyarete gitmiştim. Yıllarca kullandığı Montblanc dolmakalemini verdi. Kapağı kırık, markası silinmişti. Nişantaşı’ndaki yetkili servisine götürdüm, neredeyse yenisinin fiyatına tamir ettiler. İşte o babamdan yadigâr kalemle başladı her şey.”
* * * *
Sadece biriktirmekle olmuyor… Koleksiyonundaki nadide kalemlerin hikayesi de varmış. “Örneğin Simplo marka 1910 yapımı bir dolmakalemim var. Hemen hepsini kullanırım. Kullanmaya kıyamadıklarım da var. Dokunuyorum, seyrediyorum.” diyor… Nadide kalemleri müzayedelerden, Türkiye veya yurt dışındaki gezilerinde antikacılarda, bit pazarlarında bulup alıyormuş. Zaten kendisi yazı ekipmanları fuarlarının da müdavimi…
* * * *
Mürekkep de dolmakalemin bir parçası… Tamer de “Rengarenk mürekkeplerin yanı sıra estetik, göze hoş gelen mürekkep şişeleri de alıyorum. Yazmak için yeşil mürekkebi tercih ediyorum.” diyor… Doğan Bey de eskiden çek defterlerini kahverengi mürekkep ile imzalarmış. Şimdilerde kâğıdın rengine göre gerekirse değiştiriyor. Örneğin GS Kulübü eski başkanı Faruk Süren, imzalarını mor mürekkeple atarmış… Örnekleri çoğaltmak mümkün…
* * * *
1966 Erzurum doğumlu Tamer Tellikılıç, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yüksek Lisans mezunu… Evli, oğlu Almanya Berlin Frei Üniversitesi Ekonomi Politika mezunu. Kendisi de uzun yıllar makine imalat sektöründe basınçlı pompa, makine imalatı yapan bir sanayiciydi… Uzun yıllar sonra sektörden ayrıldı. Şimdi de İstanbul’da Okan Üniversitesi’nde Havacılık Bölümünde öğretim üyesi…
* * * *
Havacılık dalına da küçük yaşlarda ilgi duyan Tamer Tellikurşun, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Havacılık Bölümü’ne bitirmiş. Şimdi bilgilerini, deneyimlerini üniversitede gençlere aktarıyor. ‘Havacılıkta Emniyet Yönetim Sistemi’ isimli bir ders veriyor… Bugünler de sınavlar varmış. Bu yüzden dernekte buluşmak üzere aradığım zaman çok yoğundu… Öğrencilere sınav soruları hazırlıyordu sanırım… Velhasıl çok yönlü, bilgili, deneyimli bir dost… Sizlere bu değerli dostumu tanıtmak istedim… İstanbul’dan sevgi ve selamlar…