Trakya trafikten nefes alamıyor
Yol açmak kanser gibidir, denir!.. 1950-60’lı yıllarda Trakya’dan (Edirne, Keşan, Kırklareli, Demirköy Lüleburgaz) Çorlu-Silivri üzerinden merkezileştirilerek İstanbul’a gidilirdi. Daha sonra Demirel ve Özal dönemlerinde Tekirdağ üzerinden Çanakkale’ye, İstanbul’dan Edirne-Kapıkule’ye TEM yolları yapıldı.
Ayrıca yollar genişletildi, yeni bağlantı yolları ortaya çıktı. Erdoğan döneminde ise Kuzey Marmara Otoyolu ile yeni açılan havalimanı bağlantıları büyük bir rahatlamaya yol açtı diye düşünmüştük.
Çünkü Levent üzerinden, havalimanı güzergâhından, Silivri Cezaevi’nin yanından Kınalı Kavşağı’na giderken dehşete düşmedik değil. Daha 10 yıl dolmadan böyle bir yoğunluk olur mu?
İstanbul Havalimanı’nın önünden Anadolu’ya, Yavuz Sultan Selim Köprüsü yönüne giderken İÇTAŞ’ın bir sürü yol faaliyeti de devam ediyor.
Bunlar trafiğin rahatlamasına yol açan ve konfor yaratan vizyon projeler... Diğer taraftan kimler tarafından yapıldığı henüz bilgimizde olmayan yeni yapılar (siteler) gördük, marka üniversite ve okul inşaatları da var. Kaçak olduğunu sandığımız imalathaneler, tavukhaneler, depolar, TIR depoları, atık depoları, benzinlikler, kafeteryalar Kuzey’in yoğunluğunun habercisi sayılıyor şimdiden. Göktürk semti çoktan bir Etiler-Levent haline dönüşmüş. Sporcular da gelmiş bölgeye; önce Kasımpaşa’nın, Avrupa takımlarının imrendiği mükemmel tesisi şimdi de Florya’dan Galatasaray göç etti Kemerburgaz’a...
ÇAĞDAŞ UYGULAMA
Eğer bu yollar, yani Kuzey Marmara Otoyolu olmasa bizim Çorlu/Marmaraereğlisi-Tekirdağ yönüne gitmemiz üç saati buluyor bazen.
Bayramın üçüncü günü de öyle oldu. Bir de İçişleri Bakanlığı, trafik güvenliğini arttırmak ve trafik kazalarını azaltmak amacıyla yeni bir radar uygulamasını hizmete soktu. Hülya Avşar “İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın radar sistemi, dronlarla yapılacak kontroller, para cezalarının artması, beni çok mutlu etti. Bu çağdaş davranışa teşekkür etmek istedim” dedi, bir magazin konuşmasında... Konuştuğumuz yolcular “Ne çağdaşlığı...” dedi, “Kaynak yaratmak çağdaşlık olur mu?”
Marmaraereğli Kavşağı’nda geldiğimizde beş polis vardı, araçlarıyla... Yapılanları takdir edelim ama madem dron ve EDS ile kontrol yapılmasına imkân var, bu devirde hâlâ yol daraltılarak trafik sıkışmasına yol açan polis çevirme noktaları ve kontrol alanları niye devam ediyor?
Bir gazeteci arkadaş; Trakya bölgesinde böyle 150 ekip oluşturulmuş bayram için. Yani ‘cezalar’ için ciddi bir ekip sayılabilirdi.
Ama trafik yoğunluğu araç kuyrukları yine ortadan kalkmıyor. Peki bu nasıl önlenebilirdi?...
DAL-ÇIK GEÇİŞLER...
Bir dostumuz bunun çaresinin ‘dal-çık geçişler’ olabileceğini savunuyor. Yani, yoğun geçiş noktalarına yeraltından geçişler yapılabilir.
Örneğin; Şerefli (Çorlu sapağı), Yeniçiftlik, Marmara Ereğlisi (doğu-batı ekseninde iki adet), Sultanköy (eski Ereğli) ve Gümüşyaka’da... Bu düşünce Tekirdağ ve Çanakkale/Köprü güzergâhındaki trafikte rahatlama yaratabilir mi?
Kınalı-Tekirdağ arasında yolun her iki tarafında yazlık evlerin trafiği ‘eski Eminönü, Sirkeci hali’ yaratıyordu artık. Çorlu girişindeki havalimanı yeni bir Yeşilköy sıkışıklığını hatırlatıyor bize...
VİZYON PROJELER GEREK
Ulaşım ağları gelecekle ilgili vizyon altyapı yatırımlarıdır... Gelecekteki yoğunluk için de planlama yapılmalıdır. Günümüzde bazı belediyelerin ve bazı bölgelerde Karayolları Genel Müdürlüğü’nün günlük çözümlerle yol çalışmaları yaptığını üzülerek görüyoruz.
Hemen hesabı-kitabı yapılmalı; Kuzey Marmara Yolu’nun eksikleri böyle giderilebilir mi? Yoksa sürücüler bunalmaya devam eder mi?
Yalçın Bayer'in Hürriyet'teki köşesinden...
///////
‘ÇORLU EĞİTİM TARİHİ’ ÇIKTI: MEB İÇİN ÖRNEK BİR KİTAP
Çorlulu sanayici ve kültür insanı, Türkiye Nümismatik Derneği Başkanı Mehmet Diktaş’ın yedi yıllık bir çalışma sonucunda hazırladığı 444 sayfalık ‘Çorlu Eğitim Tarihi’ kitabı (Diktaş Kitap) çıktı. Belgesel niteliğindeki örnek kitapta, Çorlu’da tüm Osmanlı, Azınlık ve Cumhuriyet dönemlerinde faaliyet göstermiş (19 ve 20. yüzyıllardaki) okulların ve öğrencilerin sayıları ve görev yapmış tüm öğretmenlerin isimleri yer alıyor. Kitapta ayrıca ‘Çorlu Zekur Mektebi 3. sınıf şakirdanı Mahmut Efendi’ye verilen takdirnamenin (Hicri 1323 - Miladi 1907) pek bulunmayan bir örneği de yer alıyor. Bu kitap bir anlamda Türk Milli Eğitim bünyesinde yapılan ilk çalışma olarak kabul ediliyor.