Demirel ile Özal beni arayıp bilgi alırdı

Gazeteci Ünal Sakman’ın ‘Babıali Hatıraları’ adlı kitabında ‘Yaşayan Efsane’ olarak bahsettiği Ali Gümüş’ü kaybettik. Princeton Üniversitesi’nde güreş konusunda konferans veren, Türk güreşinin tarihini, hatta lügatını yazan, 3 kez FILA tarafından ‘Dünya Güreşi’ne Hizmet’ madalyasıyla ödüllendirilen ve 1990 yılında ‘Bütün Zamanların En İyi Güreş Yazarı’ seçilen Ali Gümüş, Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Bayer’le uzun bir söyleşi yaptı. Seyircisi giderek azalan milli sporumuzun geleceği anlattı. İki usta gazeteci arasında samimi geçen bu söyleşiye bir güreşsever ve Ali Gümüş’ün yakın dostu olan işadamı Mehmet Diktaş ta katkı verdi. Ropörtaj daha yayınlanmadan Ali Gümüş geçen hafta hayatını kaybedince buluşmada geçen konuşmalar bir belgesel olarak kaldı. Biz de Bayer’in Hürriyet’te yayınlanan bu söyleşiyi usta gazetecinin vefatının ardından aynen yayınlıyoruz.
18 04 2015
49977 kez okundu

* SON zamanlarda güreş sporunda yapılan değişiklikleri nasıl karşılıyorsunuz?

100 yılı aşkın bir zamandır futbolda önemli değişiklikler olmazken, güreşte son 20 yılda tam bine yakın kural değişikliği oldu. Greko Romen kapışmalarında kafakol, salto, suples, tekkol vb. gibi oyunlar ortadan kalktı. Şimdiki müsabakalarda yarışmacılar birbirlerinin bileklerini tutarak güreşir gibi yapıyor ve ihtar ya da tek puanla galibiyete gidiyorlar. Bu alışkanlık seyircileri kaybettirdi. Sikletler, hemen hemen her şey değiştirildi. Sanıyorum önce Greko-Romen, ardından da serbest ve kadınlar güreşleri olimpiyatlardan çıkarılacak. Bir de insan sağlığı açısından güreş çok tehlikeli... 

İNSAN SAĞLIĞI ÖNEMLİ

* İnsan sağlığı açısından güreşte nasıl bir tehlike var?

Dünyanın en tanınmış üniversitelerinden biri olan Princeton’da yağlı güreşle ilgili bir konferans verdiğimde geçip yerime oturmuştum ki, profesörlerin kendi aralarında yüksek sesle tartıştıklarını görünce dayanamayıp ayağa kalkıp “Yine ne var? Anlaşılamayan nokta nedir?”, diye sorduğumda şu cevabı almıştım;

“Atalarınız insan anatomisini ne kadar iyi biliyorlarmış. Sizi dinleyince anlayıp şaşırdık. Dediniz ki, yağlı güreşte köprü kuran yenik sayılır. Evet kafa ile oyun olmaz. Çünkü insan vücudundaki hücreler 7 yılda bir yenilenir. Kafa tasının sallantı halinde olan beyin ise cidara çarptığında hücrelerinin bir bölümünü kaybeder. Ve vücutta sadece beyin hücresi yenilenmez. Yağlı güreşte köprü kurmak yasak dediğinizde bunu hatırlayıp şaşırdık ve atalarınızın insan anatomisini ne kadar iyi bildiklerini öğrenmiş olduk.”

* Demek özellikle Grekocular’ın çoğu Alzheimer hastalığından rahatsız...

Boksta da öyle. Bir zamanların demir adamı Muhammed Ali, bugün kendinde değil. Futbolda da bu tehlikeyi sezen sporcular asla topa kafa vurmuyorlar. İlk olarak bana Rum değil, Arnavut soylu olduğunu acıklayan Lefter de topa asla kafa vurmazdı. Sebebini sorduğumda “Sağlığa zararlı” demişti.

SPOR BAKANI BENİ TANIMIYOR

* Sizi Tercüman’ın spor sayfalarından tanırız. Dünya çapında bir güreş uzmanı olduğunuz halde Spor Bakanlığı ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’den herhangi bir teklif alıyor musunuz?

Geçmiş yıllarda Cemal Gürsel, Süleyman Demirel, Turgut Özal devamlı beni arayıp güreş tefrikalarında son durumun ne olduğunu sorarlardı. Hatta bir gün Arnavutluk’a giderken Cumhurbaskanımız rahmetli Turgut Özal uçakta ayağa kalkmış, “Beyler, beyler... Gazeteci diye kime denir?” dedikten sonra kendi sorusunu yine kendisi şöyle cevaplandırmıştı:

“Gazeteci diye ben Ali Gümüş’e derim. Neden, çünkü gazeteci eser vermeli, eser.”

Bugüne kadar 30’a yakın kitap yazdım. Matbaaya verdiğim 5 kitabımı ise hırsızlar çalıp kendi isimleri altında yayınladılar. Bu çalınan ve benim yazdığım ama başkalarının adı altında yayınlanan kitaplarım arasında şunlar var;

‘Türk ve Dünya Edebiyatıyla Basınında Eşek’, ‘Türk Sporcularının Biyografileri’, ‘Prut Savası’. ‘Atatürk ve Güreş’ isimli kitabım ise matbaadan çalındı. Çalanı biliyorum. Telefon ettirdim, kendisini mahkemeye vereceğimi söyledim. Henüz yayınlamadı. Herhalde ölmemi bekliyor. O zaman basacak.

HERKESİN İÇİNDE SORDUM

* 1948 Olimpiyatları’nda 6 altın madalya kazanan güreşçilerimiz İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ tarafından 20’şer bin lira ile ödüllendirilince profesyonel ilan edildiler. Yıllar sonra yeniden ödüllendirme başladı. Buna ne dersiniz?

1959’da, 1912 Stocholm Olimpiyatları şampiyonlarından Jimmy Thorpi, bir beyzbol oyunundan 60 dolar aldığı için profesyonel sayılmış ve madalyaları elinden alınmıştı. 1959 yılında Thorpi affedildi, madalyaları geri verildi. Aslında bu, ithamdan ziyade ırkçılıktı. Thorpe kızılderili asıllıydı ve bundan olmuştu. Ben, 1959’dan beri bütün güreş şampiyonalarını izliyorum. Her gittiğim yabancı ülkede ev sahibi ülkelerin şampiyonlarının para ile ödüllendirildiğini biliyor ve bunu yazıyordum ama bizim spor teşkilatından çıt çıkmıyordu. Nihayet 1976 yılında dönemin IOC Baskan J. Antonia Samaranj’a yüzlerce gazeteci arasında, “Şampiyonlara para ödülü verilir mi”, diye sordum. Toplantı İstanbul’daydı ve Samaranj, “Elbette verilir. Bu türlü armağanlar verimi artırır” dedi de bizde de ödüllendirilme başlatıldı.

FILA’DA GÖREV

* Son Taşkent’teki toplantıda FILA’nın adı IWW diye değiştirildi. Siz hiç FILA’da görev aldınız mı?

Yıllarca bana görev verildi. 1990 yılında ‘Bütün Zamanların En İyi Güreş Yazarı’ olarak da beni seçtiler. Başkan Milan Ercegan bana sonsuz ilgi gösterirdi.

* Siz güreştiniz mi?

Fatih Güreş Kulübü’nde güreştim. Kendimi çok kuvvetli hissediyordum ama kulübe ilk geldiğim ayda rakiplerim beni yerden yere vurdular. Bir ay sonra gerçeği anladım. Sürekli idman yapmayan rakiplerini asla yenemezdi. İstanbul Gençler Şampiyonu olduğumda kulübün yönetim kurulu beni toplantıya çağırdı. Gencim, fazla bilgili değildim. Bana dediler ki, “Seni Yaşar Doğu asla milli takıma almaz. O takımı Ankara’dakilerden kuruyor”. Halbuki Yaşar Doğu asla kimsenin hakkını yemezdi. Beni kandırdılar ve güreşten, haltere geçtim. Bir hafta sonra seçmeleri kazanıp milli takıma girerek 48 saat trenle İstanbul’dan Bükreş’e gittik. Fazla kilom vardı ve babaannemin Sirkeci Tren İstasyonu’nda bana verdiği köftelere elimi süremedim ve sonra da “Böyle spor mu olur?” diyerek halteri de bırakıp vücut krallığı yarışmalarına girmek için çalışmalara başladım. Bu dalda da Türkiye çapında dereceler aldım.

Şampiyon güreşçiler çırak yetiştirmeli 

*ŞAMPİYON bir güreşçi spora veda ettikten sonra ne yapmalı?

Mutlaka çırak yetiştirmeli. Gençlere bildiklerini öğretmeli. Atalarımız “Çırak yetiştirmeyen güreşçiler egoist olur”, demiştir.

*Olimpiyatları düzenlemek için aday olmuştuk ama bize vermediler. Bunun sizce nedeni nedir?

Sidney Olimpiyatları güreşlerinin planını yapan dünyadan 3 gazeteciden biri de bendim. Fransız Didie, Macar Dobor’la defalarca İsviçre’ye davet edildik. Aradan yıllar geçti. Türkiye’nin olimpiyatlara ev sahipliği yapmasının nasıl olacağını tam bin kişiyle konuşarak planladık. Bana hiç kimse bu konuda bir şey sormamıştı. Ben, dünyada ilk 3 arasına giriyor ama Türkiye’de bin kişi arasına alınmıyordum. Arjantin’e gitmeden önce onlara Brezilya’nın dünya kupalarını Pele ile aldığını yazarak oraya bütün zamanların en büyük haltercisi Naim Süleymanoğlu’nu götürmelerini öğütledim. Dinleyen olmadı ve ev sahipliğimiz yattı.

Sizi Spor Bakanlığı hiç arıyor mu?

Hayır, günümüz bakanıyla tanışmak dahi kısmet olmadı. Belki beni gıyaben bile bilmiyor. Türk güreşinin tarihini, lugatını yazdım ama Spor Bakanı ile BTG Müdürü ile tokalaşmak dahi kısmet olmadı. Geçmiş çağlarda en değerli kişi, savaşları kaybeden komutanlardı. Galiplerin yüzlerine bakan olmazdı. Bunun da sebebi padişahların analarının, haremdeki kadınların, sadrazamların ve saray görevlilerinin yeniçerilerin yabacılardan oluşmasıydı. Kim yenildiyse, saraylılar, ona ilgi gösterir “Üzülme, üzülme, galip sayılır bu yolda mağlup” diyerekten sevilir ve ödüllendirilirlerdi. Bugun beni arayan yetkili yok diyorum ama bütün zamanların en büyük haltercisi Naim’den yararlanan var mı?

Güreş Federasyonu Başkanı Hamza Yerlikaya ile zaman buldukça beni arar hal hatır sorar, saygılı büyük bir sporcudur. Güreş tarihimizde Hamza kadar altın madalya kazanmış başka bir güreşçimiz yoktur. 2 Olimpiyat, 3 Dünya ve 9 kez de Avrupa Şampiyonu olmak kolay iş değil. Bunu Hamza başardı. Son Dünya Şampiyonası’nda Taha Akgül altın madalya kazandı ama gazetelerde bu başarılı adama sadece tek sütun yer verildi. Birkaç yıldır spor sayfalarında 3 kulüp başkanının kellelerinden başka fotoğrafa yer verilmiyor diye ülkemizde bayan güreşine karsı çıkanlar vardı.


Pehlivanı ana doğrur’

KADINLARIN güreşmesini nasıl karşılıyorsunuz?

Türkçemizde, “Pehlivanı ana doğurur” diye bir söz vardır. Yüzyıllar önce de Gül Hatun güreş tekkeleri kurdurarak pehlivanların yetişmesine yardımcı olmustur. 1933 yılında İzmir’de Emine Pehlivan, Bulgaristan erkekler şampiyonu ile güreşmiş ve onu yenmişti. Son yıllarda şort giyiyorlar diye karşı çıkanlar var. Türk sporunu genellikle hayatlarında hiç spor yapmamış siyasi şahsiyetler yönettiklerini sanıyorlar. İşte 40’a yakın haltercimizde doping çıktı da ne yapıldı. Naim boşta geziyor, ‘halterin beyleri’ sefa sürüyorlar. Güreşte ise Hamza Yerlikaya umudumuz; Yaradan muvaffak etsin...


 

Ali Gümüş KİMDİR?
1940 yılında Safranbolu’da doğan, spor yaşamına İstanbul Güreş İhtisas Kulübü’nde başlayan Gümüş, 1959 yılında
halterde milli forma giydi. Aynı yıl gazeteciliğe başlayan Gümüş, Günlük Spor, Son Posta, Tercüman, Radikal, Yeni Şafak ve Cumhuriyet gazetelerinde yazarlık yaptı. Uluslararası güreş şampiyonalarını en fazla takip eden, dünya güreşine hizmet madalyaları bulunan duayen gazetecinin, Birlesik Amerika’da ‘Mr. Wrestling’ (Bay Güneş) adıyla hayatı kitaplatırıldı. Gümüş, aynı zamanda Dünya Spor Yazarları Birliği’nin (AIPS) FILA’daki temsilcisi olmuştu.

DEVRİM

 

Whatsapp