BASKI KARIN DOYURUR MU?
Değerli dostlar ülkede bir avuç elit kesimi bir yana bırakırsak büyük çoğunluk, ekonomik anlamda çok zor günler yaşıyor, bir türlü gelir, gider dengesi kuramıyor. Sabit gelirlinin, asgari ücretlinin, emeklinin gelirleri enflasyon ortamında kar gibi eriyip tükeniyor. Halk her ay bir sonraki aya dağ gibi yükle geçiyor. Eş dost dayanışması ile nereye kadar? Burnundan soluyan insanların doğal tepkilerini ise iktidar, zor ve baskı yolu ile ya da gündem değiştirerek susturmaya çalışıyor. Fakat zor ve baskı, tehdit karın doyurur mu?
Halka tasarruf öneren iktidar, saray harcamalarından milim taviz vermiyor. Lüks tüketimi itibar saymış; “itibardan ödün verilmez” diyor. Eti, sütü, peyniri unutan büyük halk kitleleri, meyve sebzeyi taneyle alıyor. İktidarın, halkın ekonomik sorunlarını çözme yeteneği sıfır bile değil. “Ben ekonomistim” diyen ekonomiyi batırdı, ekonomiyi “nasla” yönetme tezleri çöktü. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” tezleri çöktü. Aksine faizler çıldırdı. Dış borçlar aldı başını gidiyor. “Kasa tamtakır kuru bakır.” Cumhuriyet tarihinin en ağır vergileri toplandı. Hatta MTV gibi bazı vergiler tekrar alındı. Halk “Yahu ödediğimiz verginin vergisi mi olur” bile diyemedi. “Hık” diyene “Sorma, sadece ver” dediler.
Hasılı iktidarda, ekonomide duvara tosladı. Ne var ki iktidar sahiplerinin her koşulda, iktidardan gitme niyetleri yok. İkinci parti ya da azınlığa düşmeleri de kâr etmiyor. Oturdukları koltuktan “kalkmam da kalkmam” diyorlar. Üretilen suni projeler çözüm olmuyor. Ekonomik yangını söndürmezsen çözüm nasıl olacak? Halk aş, iş, ekmek derdinde, iktidar sıcak koltuk derdinde.
Siz hiç şu önlemi alırsam ekonomi düzelir, enflasyon düşer, halk rahatlar dediklerini duydunuz mu? “Alavere, dalavere Kürt Mehmet nöbete.” Siz hiç sosyal, kültürel, siyasal çözüm üretip özgürlüklere yol açtıklarını gördünüz mü? Siz hiç üretim tesisleri kurduklarını, yeni teknolojilere imza attıklarını, uygar uluslarla ekonomik ve teknik anlamda yarıştıklarını gördünüz mü?
Olmadığını herkes görüyor. Fakat koskoca ülkenin de yönetilmesi gerekiyor. Çözüm ne? Çözüm baskı ve zor. Halkın özgür iradesi ile seçtiği belediyelere kayyum ata; aydınları, yazar çizerleri hapse at; madem ki iktidar eriyor, oy kaybediyor, o halde muhalefeti böl, parçala, yönet. Kısaca iktidarın muhalefeti parçalamaktan ve baskı, zor kullanmaktan gayri çözümü yok.
Normal demokratik yoldan seçilme şansını kaybeden iktidar, yeni seçenekler üretmek zorunda. “Trafoya kedi sokma, mühürsüz oylar, atı alıp Üsküdar’ı geçme, mezardakilere oy kullandırma” hikayeleri eskidi. Ezber bozan yeni hikayelere gereksinim var. Böylece hem ekonomi konuşulmaz hem de tekrar iktidarda kalmanın formülleri aranmış olur. Bir taşla iki kuş.
Zaten memleketin tek sorunu var, iktidarın ömrünü nasıl uzatırız?! Gerisi boş laf. CHP’li büyükşehir belediyelerinin başarılı belediyecilik örnekleri verdikleri görünen gerçek. Kent lokantaları açmak, çalışan aile çocuklarına kreşler açmak, askıda ekmek uygulamaları, veresiye defterleri kapatma, yoksul aile çocuklarına süt dağıtımı, bazı okullarda yoksul çocuklara yemek verilmesi, en önemlisi de hayvan katliamları yapmaması gibi.
Bir iktidar düşünün, halkın yararına belediyelerin yasalar çerçevesinde açtığı kreşleri kapatıyor; okullarda yoksul çocuklara verilen bir öğün yemeğe engel oluyor; sokak hayvanlarına katliam yasası çıkarıyor… Beledilerin çalışamaz hale gelmesi için her yol deneniyor.
Tüm bunların çözümü, erken seçim iken, halka baskı baskı baskı ama nereye kadar? Baskı karın doyuracak mı? Seçim korkusunun sonuca faydası olacak mı?