AŞIRI SICAKLAR AYÇİÇEĞİNİ KAVURDU

Trakya´da sıcak hava ve kuraklık nedeniyle tarlalarda çatlaklar oluştu, ekili ayçiçekleri de kavruldu. Bazı üreticiler, biçerdöver masrafını karşılamadığı için ürününü tarlada bıraktı.
29 08 2024
922 kez okundu


Türkiye'nin yağlık ayçiçeği üretiminin önemli kısmının karşılandığı Trakya'da mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, tarlaları kuruttu; ekili ayçiçeklerini kavurdu. Hasat mesaisi başlayan ayçiçeği tarlalarında önceki yıllarda 200 ila 250 kilo arasında değişen verim, bu yıl 50 ila 100 kilo arasında kaldı. Bölgede bazı üreticiler, verimden kazanacakları paranın masraflarını karşılamayacağı için tarlalarını biçtirmemeye karar verdi.
‘BİÇİLMEDEN TARLADA BIRAKILACAK AYÇİÇEKLERİ VAR’
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, bu yıl yaşanan kuraklığın geçen yıldan daha kötü olduğunu söyledi. Prof. Dr. Orta, “Geçen yıl ilk kez gördük, bu yıl bence geçen yıldan daha da kötü. Henüz bölgede ayçiçeği hasadına yeni başladık. Biçilmeden tarlada bırakılabilecek düzeyde ayçiçekleri var. Üreticiler, biçme masraflarını kurtarmadığı için ürünü tarlada bırakıyorlar. Şu anda miktarı konuşuyoruz ama bir de bunun yağ boyutu, kalitesi var. Ayçiçeğinde standart yağ oranı yüzde 40'tır, fiyatlar buna göre belirlenir; ama bu yıl yüzde 40 yağı bulmak, bence çok büyük bir hayal. 35'leri geçeceğini düşünmüyorum ki biçimlerden aldığımız haberler de böyle. Üretici çok ciddi sıkıntı içerisinde.” dedi.

‘KURAKLIK DAHA YENİ BAŞLADI’
Kuraklığın henüz yeni başladığını anlatan Prof. Dr. Orta, “Hep şunu söyleriz; kuraklık doğal afetlerin içerisinde en kötüsüdür, çok sinsi gelir, ne kadar kalacağı belli olmaz ve geldiğinde de tüm ekosistemi, canlıları, bitkileri, hayvanları çaresiz bırakır. Çok çabuk gideceğe benzemiyor. Kuraklığın, önümüzdeki yıllarda özellikle 2040’ta bir pik yaşanmak kaydıyla devam edeceğini öngörüyoruz. Kuraklığın özellikle nüfus ve sanayinin yoğun olduğu bölgelerde yarattığı etki -ki buna ‘sosyo-ekonomik kuraklık’ adını veriyoruz- çok daha fazla oluyor. Çünkü biliyorsunuz buralarda çok daha yoğun bir yaşam var, yoğun üretim var. Dolayısıyla insanın yoğun olduğu yerlerde ürünlerin fiyatlarındaki dalgalanmalarda ona paralel olarak çok ciddi boyutlara ulaşıyor. Bunun yanında içme ve kullanma suyu ihtiyacı, çok fazla bu bölgelerde. Dolayısıyla bu nereye kadar gider? En son raddesi ne derseniz, en son raddesi gerek sanayi gerekse tarım üretiminin sonlanması, yavaşlaması ve bölgeden olan göçe kadar gider.” diye konuştu.

‘KURAKLIK SİGORTASI ETKİN ŞEKİLDE İŞLETİLMELİ’
Prof. Dr. Halim Orta, çiftçinin üretimden vazgeçmemesi için kuraklık sigortasının etkin biçimde işletilmesi gerektiğini belirterek, “Çiftçinin bununla baş etmesini bırakın, çok kısa süre içerisinde bence üretmekten vazgeçecektir. Tarımda 10 ay boyunca, yazlık ürünlerde 6 ay boyunca, 3 ay boyunca sürekli yatırım yaparsınız ve masraf edersiniz; sonunda bir kez hasat edersiniz. Dolayısıyla çiftçi 1 yıl eker, karşılığını alamazsa ikinci seneye bir kez daha eker; ama o sene de verim alamazsa artık üçüncü sene hem yatırım yapacak gücü kalmamıştır hem de bu riski göğüsleyecek hali kalmamıştır. Onun için hep diyorum ki; çiftçiyi en azından üretimden vazgeçirmemek için mutlaka kuraklık sigortasının çok etkin biçimde işletilmesi ve üreticilere ekim üzerinden, ÇKS kayıtları üzerinden kuraklık ödemelerinin yapılması gerekir ki, en azından üreticilerimizi üretim bandının içerisinde tutabilelim.” dedi.
Senanur ALTIPARMAK

Whatsapp