Arıcıların derdi büyük!

24 05 2025
369 kez okundu

20 Mayıs ‘Dünya Arı Günü’ idi. Anavarza Bal’ın Genel Müdürü Can Sezen’den çok ilginç kutlama geldi. “Yaşasın arılara değer veren insanlar. Hadi bu yıl birlikte çiçek açalım... Yaşasın Arılar” diye ilginç bir mesaj göndermiş dostlarına... “Bu yıl sizi büyük bir hikâyeye ortak yapmak istedik; yarım kavanoz bal ve bir tutam tohumla” demiş.
Kavanozun yarısının neden boş olduğunu merak ettik. Çünkü bu kavanoz yalnızca arıların emeğini değil, bizim sorumluluğumuzu taşıyor. O boşluk, doğaya olan borcumuzu simgeliyor. Arıların azalmakta olan yaşam alanlarını, yok olan çiçekleri ve doğal dengeyi...
Doğal kesenin içinde tohumlar bu boşluğu birlikte doldurabilmemiz için. Bu tohumlar bir saksıya bir bahçeye, bir yol kenarına dikmenizi rica ediyoruz. Çünkü arılar yaşasın diye çiçekler gerek. Arılar yaşasın diye doğa gerek.
Her yıl milyonlarca kilometre yol kat edip ömrü boyunca sadece bir çay kaşığının 1/12’si kadar bal üreten arıların sabrını, emeğini ve mucizesini düşündükçe, bu balın aslında ne kadar büyük bir anlam taşıdığını göreceksiniz. Bu mal onların bize armağanı... Bizim onlara armağanımız ise yeşeren bu tohumlar olabilir.
Anavarza Bal’ın bu yıl, Dünya Arı Günü’nü kutlamaktan çok, arıların yaşam hakkını savunmak için mesajını biz de yayıyoruz.
Yaşasın arılar. Can Sezen’in güzel bir mesajı da ‘Sır, sabır, armağan’ olmuş. Ne güzel sözler…
YA ARICILARIN DERDİ?
Ama bir de arıcıların dertlerinden söz etmemiz gerekiyor. CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyesi Ömer Fethi Gürer, “Arıcılık sektörü farklı sorunlar yaşamakta” diyor. İklim değişikliği ve küreselleşmenin tarım üzerindeki baskıyı artırmasının olumsuz yansımalarından arıcılık sektörünün de nasibini aldığını söylüyor. Gürer, üreticilerin zirai don olaylarından sahte bala, tarımsal ilaçlamaların arılara verdiği zarardan devlet desteklerinin yetersizliğine ve artan mazot fiyatları ile oluşan nakliye giderlerinin arıcılığa etkilerine kadar sorunlarını anlattı.
Yalçın Bayer’in Hürriyet’teki köşesinden...
///////
Kalkınma için çare var mı?
Çevremdeki insanlar “Ülkemizin kurtulması için neler yapılmalı?” diye ara sıra sorarlar. Ben de aklımın erdiği kadarıyla aşağıdakileri söylerim:
- Çok kaliteli bir mesleki-teknik eğitim örgüsü kurulmalıdır.
- Meclis’teki vekil sayısı yarıya düşürülmelidir.
- Makam uçakları, otoları, lojmanlar minimuma indirilmelidir.
- Yurtdışına beyin göçü engellenmelidir.
- Zorunlu temel eğitim 8 yıl olmalıdır.
- Üniversite sayısı yüzde 75 oranında azaltılmalıdır.
- Kamudaki memur sayısı yarıya düşürülmelidir.
- Tüm toplum yerli malları satın almaya yöneltilmelidir.
- Nüfusu 5 binin altındaki ilçeler köy yapılmalıdır.
- Okullardaki idareci sayısı yarıya indirilmelidir.
- İlçe ve şehirlerdeki tüm ilkokul, ortaokul ve liseler aynı kampüste olmalıdır.
- Bilimsel icatlara, yazılıma, kodlamaya, otomasyona, bilişime daha çok yatırım yapılmalıdır.
- Tarım, hayvancılık Hollanda ve İsrail’deki gibi yapılmalıdır.
- Yıl içindeki tatiller yarı yarıya azaltılmalıdır.
- 40 yıl çalışmadan kimse emekli olamamalıdır.
- Niteliksiz, mesleksiz, suçlu, niyeti kuşkulu mülteci göçü engellenmelidir.
- Kara para, kumar, bahis, uyuşturucu ile ciddi manada mücadele edilmelidir.
- Sigara her yerde yasak olmalıdır.
- Tütün ve alkol kullananların SGK sağlık primi kesintisi yüzde 50 daha fazla olmalıdır.
- Üniversitelerdeki gereksiz branşlar kapatılmalıdır.
- Ulaşım ve yük taşımacılığı demiryolu, denizyolu ile yapılmalıdır.
- Lüks, israf, şatafat, gösteriş, modanın peşinden sürüklenme sona erdirilmelidir.
- Japonya, Güney Kore, Finlandiya, Almanya gibi kalkınmış ülkelerin ilerlediği çizgi tercih edilmelidir.
- Tarikatlar, cemaatler, dini bozan fraksiyonlar yasaklanmalıdır.
Eğitimci Ali ÖZDEMİR

Whatsapp