ARAP SEVİCİLERE…

02 12 2023
1744 kez okundu
                               Terör kimden gelirse gelsin terördür ve
                               İsrail’in Filistin’de yaptığı soykırımdır.

                              Bu gerçeği hiçbir şey değiştiremez.

                              Yaşamını yitiren herkesin acısını paylaşıyorum.

2004 yılında Yaser Arafat’ın ölümünden önce Filistin’e giden Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu yurda döndüğünde bir basın toplantısı yapmıştı. Açıklamayı yapan Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi idi. Tanrıverdi görüşmeler sırasında Yaser Arafat’ın: “Türkiye gerçek dostumuzdur, bize yardım eder. Mescid-i Aksa’nın adını siz verdiniz. Orası sizin, siz koruyun.” dediğini söylemişti. (Mescid-i Aksa ismini Osmanlı vermemiştir. İsra suresinin 1’inci ayetinde geçmektedir.)
Daha önce Filistinli Bakan Salim Tamari de: “Osmanlı Türk’ünün kıymetini bilemedik. İhanetin bedelini ödemeye devam ediyoruz.” demişti. Filistinli Bakan Salim Tamari’nin sözleri bize hiç yabancı değildi. Bire bir aynı olmamakla beraber cümle, Birinci Dünya Savaşı sonrasında bize karşı ilan ettiği cihatla on binlerce askerimizin çöllerde can vermesine ve Arap Yarımadası ile Ortadoğu’nun elimizden çıkmasına sebep olan Mekke Emiri Hüseyin bin Ali, nam-ı diğer Şerif Hüseyin’e aitti. Arap isyanını İngiliz casuslarıyla başlatan Arap lider Şerif Hüseyin daha sonra iktidarı Suud ailesine terk edip kaçmak zorunda kalmıştı… Sürgünde yaşadığı Amman’da 1931 Mayıs’ında ölüm döşeğindeyken “Osmanlı’ya kılıç çekmemeliydim, ihanetimin bedelini ödüyorum” diye itirafta bulunmuştu.
O Şerif Hüseyin ki Birinci Dünya Savaşı patladığında sırtını İngilizlere dayayarak kendisini ‘Hicaz Kralı’ ilan eden ve aynı zamanda halife olan Osmanlı Padişahının ilan ettiği cihada karşı iki ayrı cihat bildirisiyle cevap veren dindaşımız Mekke Emiri.
26 Haziran 1916 tarihli ilk bildirisi “Türkler dinden çıktılar. İslam’ın kanunlarını ve geleneklerini ihlal ediyorlar. Artık Allah’ın emirlerine uymuyor, emredilenin aksini yapıyor, biz Arapların asırlardır devam edegelen adetlerine saygı göstermiyorlar” diye başlıyor, “Arapların Türk idaresine karşı cihada girişmeleri farzdır… sözleriyle bitiyordu.

10 Eylül 1916’daki ikinci bildirisinde ise “İslam dünyasındaki bütün kardeşlerimi bu yıkıcı, bozguncu, aptal ve alçak kişilere (Türklere) itaat etmemeye çağırıyorum. Allah’a itaat etmeyenlere itaat edilmez!” diyordu.
İngilizlerin meşhur casusu Lawrens’in Arap kabilelere dağıttığı altınlar meyvesini vermişti. İngilizler, 401 yıl Osmanlı idaresinde kalan Kudüs’ü, Arapların desteğiyle işgal ettiler. Aynı Araplar şimdi Kudüs’ü ve Filistin’i korumamızı bekliyorlar. Araplar ve Arap seviciler bilsin ki: “Dini, dili, rengi, ırkı ve cinsi ne olursa olsun bütün mazlumların yanında olduk, oluyoruz ve olacağız! Hainler hariç!”
Bir defa daha sırtımızdan vurulmaya niyetimiz yok.
Whatsapp