15 TEMMUZ

“Hepiniz benden iyi biliyorsunuz, Amerika ' ya giden AKP milletvekilleri Fetullah Gülen’i ziyaret ediyor. Bir gün mecliste açalım kimdir bu? Ne yapmak istiyor? Türkiye’deki sermayesi nereden geliyor? Acaba Türkiye’deki rejimdeki rolü nedir? Bunlar bir araştıralım. Bundan niye çekiniyorsunuz? Bunun en büyük zararını siz çekeceksiniz Ben çekmem. Benim düşüncelerim belli.”
24.03.2011 yılında da aynı kürsüde Adalet bakanı Bekir Bozdağ konuşuyor;
“ Fetullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz sevmezsiniz, ama değerli bir insandır bilge bir insandır. Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor. Her şeyi de açık, devletin denetimi gözetimi altında açık. Her şeyi göz önünde olan, yapılan hizmetlere baktığınızda. Siz buna herhangi bir savcının iddiası, mahkûmiyet kararı olmayan birine “çete” diye itham ederseniz ona karşı da büyük bir haksızlık yaparsınız. Kendi de burada yok. Ama çeteden yargılananlar, çete iddiası ile soruşturulanları kovuşturulanları demokrasiye darbe vurmak isnat ve iddiasıyla yargılananları milletvekili olmak...(mikrofon burada kapatılıyor)” diyor.
Okyanus ötesinde olan Fetullah için, dönemin başbakanı Erdoğan 2012 Türkçe Olimpiyatları kapanışında;
“Gurbet hasrettir. Hasret bedeli çok ağırdır. Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Diyoruz ki bu sıla hasreti bitmelidir, bitsin istiyoruz.” diyerek dön çağrısı yapmıştı.
Yorumsuz olarak aktardığım bu konuşmaların öznesi olan şahıs her ne hikmetse bir müddet sonra terör örgütü lideri olmuş, darbeye kalkışmış.
Hâlbuki ki perşembenin gelişi çarşambadan belli değil miydi?
Büyük resmi gören herkes iktidarı çeşitli yollarla uyarmamış mıydı?
Bu kadar vurdumduymazlığın sebebi neydi?
Onu da gazeteci Levent Gültekin, “Yaklaşan Kasırga” isimli kitabında;
Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım 15 Temmuzun arka planını öğrenmek için aklına takılanları MİT müsteşarı Hakan Fidan’a soruyor. O da bu soruları Erdoğan’a sormasını söylüyor. Binali soluğu Erdoğan’ın yanında alıyor. Erdoğan da, “15
Temmuz darbe girişimiyle ilgili soru sorma, bu meseleyi bir daha karıştırma, işine bak Binali.” diye cevap verdiğini iddia ederek açıklıyor.
Meclis soruşturması komisyonuna da aynı talimat verilmiş olmalı ki sonuç çıkmadı.
Ülkenin kaderine bu kadar önemli etkisi olan bir hainliğin soruşturmasını rafa kaldırdılar. Tabi şimdilik!
Devran döndüğünde, ilk itirafçıların, kimse tarafından ifadeleri alınmayan iki kara kutunun olacağını düşünüyorum.
İyi de ederler…

